Ekonomi Terimleri Sözlüğü

A

  • Amortisman: Duran varlıkların (bina, makine gibi) aşınma, eskime veya teknolojik gelişmeler nedeniyle zamanla değer kaybetmesinin muhasebeleştirilmesidir.
  • Arbitraj: Farklı piyasalarda işlem gören aynı menkul kıymetin, dövizin veya emtianın fiyat farklılıklarından yararlanarak, eş zamanlı alım satım yaparak risksiz kâr elde etme işlemidir.
  • Arz: Belirli bir piyasada, belirli bir zamanda, çeşitli fiyatlardan satıcıların satmaya istekli oldukları mal veya hizmet miktarıdır.
  • Ayı Piyasası (Bear Market): Fiyatların uzun bir süre genel düşüş eğiliminde olduğu piyasaları ifade eder. Yatırımcıların kötümser olduğu ve satışların arttığı bir dönemdir.

B

  • Bilanço: Bir işletmenin belirli bir tarihteki varlıklarını, kaynaklarını (borçlarını) ve özkaynaklarını gösteren mali tablodur.
  • Boğa Piyasası (Bull Market): Fiyatların uzun bir süre genel yükseliş eğiliminde olduğu piyasaları ifade eder. Yatırımcıların iyimser olduğu ve alımların arttığı bir dönemdir.
  • Bono: Devletin veya özel şirketlerin borçlanmak amacıyla çıkardığı, belirli bir vade sonunda anapara ve faiz ödemesi taahhüt eden borçlanma senetleridir.
  • Bütçe: Belirli bir dönem için planlanan gelir ve giderleri gösteren tahmini mali plandır.

C

  • Cari Açık: Bir ülkenin yurtdışından elde ettiği gelirlerin (ihracat, hizmet gelirleri, transferler) yurtdışına yaptığı ödemelerden (ithalat, hizmet giderleri, transferler) daha az olması durumudur.

D

  • Deflasyon: Fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak düşmesi durumudur. Enflasyonun tersidir ve genellikle ekonomik durgunlukla ilişkilendirilir.
  • Devalüasyon: Bir ülkenin ulusal para biriminin, diğer ülke para birimleri veya altın gibi standartlar karşısında değerinin hükümet kararıyla düşürülmesidir.
  • Döviz Kuru: Bir ülke para biriminin başka bir ülke para birimi cinsinden değerini ifade eder.
  • Durgunluk (Resesyon): Ekonomik faaliyetlerde belirgin bir yavaşlama veya daralma dönemidir. Genellikle en az iki çeyrek üst üste GSYİH’nin küçülmesi olarak tanımlanır.

E

  • Ekonomik Büyüme: Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen mal ve hizmet miktarındaki artıştır. Genellikle GSYİH’deki reel artışla ölçülür.
  • Emtia (Commodity): Ticarete konu olan, standartlaşmış ve genellikle ham veya yarı işlenmiş mallardır (örneğin; petrol, altın, buğday, pamuk).
  • Enflasyon: Fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir bir şekilde artması, paranın alım gücünün düşmesi durumudur.
  • Eurobond: Devletlerin veya şirketlerin, uluslararası piyasalarda yabancı para birimi cinsinden ihraç ettikleri uzun vadeli borçlanma araçlarıdır.

F

  • Faiz Oranı: Borç alınan paranın kullanım bedeli veya tasarrufların bankaya yatırılması karşılığında elde edilen getiridir. Genellikle yüzde olarak ifade edilir.
  • Finansal Okuryazarlık: Bireylerin bütçeleme, tasarruf, borçlanma ve yatırım gibi temel finansal kavramları anlama ve etkin finansal kararlar alabilme becerisidir.
  • Fiyat İstikrarı: Fiyatlar genel düzeyinde ani ve büyük dalgalanmaların olmadığı, enflasyonun düşük ve öngörülebilir seviyelerde tutulduğu ekonomik durumdur.
  • Forward: Belirli bir tarihte, belirli bir fiyattan, belirli miktarda bir varlığın (döviz, emtia vb.) alım veya satımının bugünden taahhüt edildiği bir türev sözleşmedir.

G

  • Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH / GDP): Bir ülkede, belirli bir dönemde (genellikle bir yıl) üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinin toplamıdır. Ülke ekonomisinin büyüklüğünü gösteren temel bir ölçüttür.
  • Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH / GNP): Bir ülke vatandaşlarının, hem ülke içinde hem de ülke dışında belirli bir dönemde ürettikleri nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinin toplamıdır.

H

  • Hisse Senedi: Bir anonim şirketin sermayesinin eşdeğer parçalarından her birini temsil eden ve sahibine ortaklık hakkı, kâr payı (temettü) ve oy hakkı gibi haklar veren menkul kıymettir.

İ

  • İhracat: Bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin başka ülkelere satılmasıdır.
  • İthalat: Başka ülkelerde üretilen mal ve hizmetlerin bir ülke tarafından satın alınmasıdır.
  • İşsizlik Oranı: İşgücü içinde olup da aktif olarak iş arayan ancak bulamayan kişilerin toplam işgücüne oranıdır.

K

  • Konjonktür (Ekonomik Döngü): Ekonomik faaliyetlerde gözlenen periyodik dalgalanmalardır. Genellikle genişleme, zirve, daralma (resesyon) ve dip aşamalarından oluşur.
  • Kur Riski: Döviz kurlarındaki beklenmedik değişimler nedeniyle varlıkların, borçların veya gelecekteki nakit akışlarının değerinde meydana gelebilecek olası kayıp riskidir.

L

  • Likidite: Bir varlığın, değerini önemli ölçüde kaybetmeden kısa sürede nakde çevrilebilme kolaylığıdır.
  • LIBOR (London Interbank Offered Rate): Londra bankalararası piyasada bankaların birbirlerine ABD doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları referans faiz oranıydı. (Not: LIBOR kullanımı büyük ölçüde sonlandırılmış ve yerine SOFR gibi alternatif referans oranlar geçmiştir.)

M

  • Makroekonomi: Ekonomiyi bir bütün olarak inceleyen; toplam gelir, toplam istihdam, enflasyon, ekonomik büyüme ve uluslararası ticaret gibi genel ekonomik olgularla ilgilenen ekonomi dalıdır.
  • Maliye Politikası: Hükümetlerin ekonomik hedeflere ulaşmak için kamu harcamaları, vergiler ve borçlanma gibi araçları kullanmasıdır.
  • Merkez Bankası: Bir ülkenin para politikasını yöneten, banknot basma yetkisine sahip, finansal istikrarı sağlamaya çalışan ve genellikle bankaların bankası olarak görev yapan kamu kurumudur.
  • Mikroekonomi: Bireylerin, hane halklarının ve firmaların ekonomik davranışlarını ve karar alma süreçlerini, ayrıca bu kararların piyasalardaki etkileşimini inceleyen ekonomi dalıdır.
  • Monetarist Politika (Para Politikası): Merkez bankalarının ekonomideki para arzını ve faiz oranlarını kontrol ederek fiyat istikrarı, tam istihdam gibi hedeflere ulaşmaya çalıştığı politikalardır.

N

  • Nominal Değer: Bir ekonomik değişkenin (gelir, GSYİH, faiz vb.) cari fiyatlarla, yani enflasyon etkisi arındırılmadan ifade edilen değeridir.

O

  • Opsiyon: Sahibine, belirli bir vadeye kadar (veya belirli bir vadede), belirli bir fiyattan (kullanım fiyatı), belirli miktarda bir varlığı (hisse senedi, döviz, emtia vb.) alma (call opsiyonu) veya satma (put opsiyonu) hakkı veren, ancak yükümlülük getirmeyen bir türev sözleşmedir.
  • OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development): Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü. Üye ülkelerde sürdürülebilir ekonomik büyümeyi ve yaşam standartlarını artırmayı amaçlayan uluslararası bir kuruluştur.

P

  • Para Arzı: Bir ekonomide belirli bir anda dolaşımda bulunan toplam para miktarıdır (nakit, vadesiz mevduatlar vb.).
  • Portföy: Bir yatırımcının sahip olduğu çeşitli yatırım araçlarının (hisse senedi, tahvil, döviz, emtia, gayrimenkul vb.) tümünden oluşan toplamıdır.
  • Privatizasyon (Özelleştirme): Kamu iktisadi teşebbüslerinin veya kamuya ait diğer varlıkların mülkiyetinin veya işletme hakkının özel sektöre devredilmesidir.

R

  • Reel Değer: Bir ekonomik değişkenin enflasyon etkisinden arındırılmış, yani sabit fiyatlarla ifade edilen değeridir. Paranın alım gücündeki değişimleri yansıtır.
  • Reel Faiz Oranı: Nominal faiz oranından beklenen enflasyon oranının çıkarılmasıyla bulunan, paranın gerçek getirisini gösteren faiz oranıdır.
  • Revalüasyon: Bir ülke para biriminin değerinin, diğer ülke para birimleri veya altın gibi standartlar karşısında hükümet kararıyla yükseltilmesidir. Devalüasyonun tersidir.

S

  • Spekülasyon: Gelecekteki fiyat değişimlerinden kar elde etmek amacıyla risk alarak yapılan alım satım işlemleridir.
  • Stagflasyon: Bir ekonomide durgunluk (düşük büyüme, yüksek işsizlik) ile yüksek enflasyonun aynı anda yaşandığı zorlu bir ekonomik durumdur.
  • Sübvansiyon: Devletin belirli mal ve hizmetlerin üretimini veya tüketimini teşvik etmek amacıyla üreticilere veya tüketicilere yaptığı karşılıksız mali destek veya vergi indirimidir.
  • SWAP: İki tarafın belirli bir zaman dilimi için farklı faiz oranlarına veya farklı para birimlerine dayalı nakit akışlarını birbirleriyle değiştirdikleri bir finansal takas sözleşmesidir.

T

  • Tahvil: Devletin veya özel şirketlerin orta veya uzun vadeli fon sağlamak amacıyla çıkardığı, belirli dönemlerde faiz (kupon) ödemesi ve vade sonunda anapara ödemesi taahhüt eden borçlanma senetleridir.
  • Talep: Belirli bir piyasada, belirli bir zamanda, çeşitli fiyatlardan tüketicilerin satın almaya istekli ve muktedir oldukları mal veya hizmet miktarıdır.
  • Temel Analiz: Bir menkul kıymetin (özellikle hisse senedinin) içsel değerini belirlemek amacıyla şirketin mali tablolarını, sektör durumunu, rekabet koşullarını ve genel ekonomik göstergeleri inceleyen bir değerleme yöntemidir.
  • Temettü (Kâr Payı): Şirketlerin dönem sonunda elde ettikleri kârın bir kısmını hisse senedi sahiplerine dağıtmasıdır.
  • Teknik Analiz: Geçmiş fiyat hareketleri ve işlem hacmi verilerini kullanarak gelecekteki fiyat eğilimlerini tahmin etmeye çalışan bir piyasa analiz yöntemidir. Grafikler ve çeşitli göstergeler kullanılır.
  • TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi / CPI): Hane halklarının tükettiği belirli bir mal ve hizmet sepetinin fiyatlarındaki ortalama değişimleri ölçen, enflasyonun temel göstergelerinden biridir.
  • Türev Ürünler: Değeri, dayanak varlık olarak adlandırılan başka bir finansal aracın (hisse senedi, tahvil, döviz, emtia, endeks vb.) değerine bağlı olan finansal sözleşmelerdir (örneğin; forward, futures, opsiyon, swap).

Ü

  • ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi / PPI): Ülke içinde üretimi yapılan mal ve hizmetlerin üretici aşamasındaki fiyat değişimlerini ölçen bir endekstir. Enflasyonun öncü göstergelerinden biri olarak kabul edilir.

V

  • Vade: Bir finansal aracın (tahvil, bono, kredi, opsiyon vb.) geçerlilik süresinin sona erdiği veya anapara ödemesinin yapılacağı tarihtir.
  • Volatilite (Oynaklık): Bir finansal aracın fiyatındaki veya bir piyasadaki genel fiyat seviyesindeki dalgalanmanın derecesini ifade eder. Yüksek volatilite, fiyatların kısa sürede büyük değişimler gösterebileceği anlamına gelir.
Başa dön tuşu